 |



 | 
Şu an sitede, 52 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.
Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
|  | 




















|
 |
 |
Yayınlar: Ottoman Embroidery |
 |
 |
 |

Editorial Reviews
From Library Journal
Beautiful embroidery is one of the unique contributions the Ottoman Empire made to world art. London's Victoria & Albert Museum has acquired over 680 pieces of this work. Here, Ellis (Embroideries and Samplers from Islamic Egypt), research assistant at the Ashmolean Museum in Oxford, and Wearden (Samplers from the Victoria & Albert Museum and Persian Printed Cottons), assistant curator in textiles and dress at the Victoria & Albert Museum, pull selected pieces from that collection for this catalog. The Ottoman Empire is very briefly introduced in a chapter covering its history, expansion, culture, and influence, and tucked behind the plates is a wonderful chapter on the actual embroidery techniques, detailed in text and diagrams. The overall organization of the book is, unfortunately, clunky for example, there is no index, and the illustrations and their captions are separated. However, the color illustrations themselves are large and bright, showing the effect of the embroidery pattern or close-up details of the tiny stitches. An additional purchase for specialized collections. Karen Ellis, Nicholson Memorial Lib. Syst., Garland, TX
Copyright 2002 Cahners Business Information, Inc.
Not:
|
|
 |
 |
Yayınlar: Filistin’de son dönem Osmanlı Hakimiyeti |
 |
 |
 |
Anonim writes "Maurus REINKOWSKI,” Late Ottoman Rule over Palestine: Its Evaluation in Arab, Turkish and Israeli Histories, 1970-90”, Middle Eastern Studies, Jan 1999 v35 p66 Haziran, 1999, cilt35, sayfa 66
Başlığın Türkçesi: Filistin’de son dönem Osmanlı Hakimiyeti:Arab,Türk ve İsrail tarihlerindeki yeri ve önemi
"
|
|
 |
Seyfi ŞAHİN
Çerkezler
Geçen hafta sonu Türkiye'deki Çerkezler Kafkaslardan sürülüşün 141. yıl dönümünü andılar. Samsun'da yapılan törende Kafkaslar'dan gelişi canlandırarak, Rus soykırımını kınadılar. Bildiğiniz gibi, 1866 yılında Ruslar 1 milyon 700 bin Çerkez ve Kafkas halkını topraklarından sürdü. Onları yersiz yurtsuz bıraktı. Yüzbinlerce insanı anasından, babasından, eşinden ailesinden kopararak Osmanlı topraklarına gönderdi. Bu büyük göç sırasında yine yüz binlerce insan yollarda, aç, susuz, izdiham ve fırtınadan batan gemilerde telef oldu. Kafkaslardan sürülen, avarlar, çerkezler, kabartaylar, hatukaylar,Çeçenler, abhazlar çok acı çektiler.
Bunların suçu müslüman olmak ve yurtlarında kendi milli hayatımını bağımsızca sürmekti. Kahraman Şeyh Şamil komutasındaki Kafkas Müslümanları 40 yıl Moskova'ya karşı ayaklandı milli bağımsızlığını ilan edip mücadele etti. Birçok Rus çarı geldi geçti, fakat Şeyh Şamil mücadelesini bırakmadı. O sırada halife olan Osmanlı padişahı bunlara gizli yardım yaptı. Ancak Osmanlı'nın da başından bela hiç gitmedi. Kendi iç ve dış düşmanlarla durmadan mücadele etmek zorunda idi. Osmanlı devletinin tepesi Masonlarla işgal edildiği için, Osmanlı padişahları hiç dıştaki Müslümanlara ilgi gösteremedi.Hep kendi gafilleri ile uğraştı.
Ruslar sabıkalı
Dünyada en çok soykırım yapan millet Ruslar'dır. Rus Çar'ı Korkunç İvan'dan beri ruslar çevrelerindeki halkları rahatsız etmişler, onları çeşitli bahanelerle ezmişler. Soykırım yapmışlardır. Onlar İsveç halkına, Polonya halkına yapmadıklarını bırakmamışlardır. Ama Ruslar'ın en çok soykırım yaptığı millet Türkler'dir. 1640 yılında Kazan hanlığı'nı işgal ettiklerinde Kazan hanı kahraman Süyun bike hatunu ve yüz binlerce tatar yiğidini kılıçtan geçirdiler. Yine yüz binlerce Türk'ü doğuya sürdüler.
Önü açılan İvan, astragan ve sibir hanlığını da işgal ederek Kuzey Türk topraklarını çiğneyip, Kamçatka'ya ve pasifik Okyanusu'na kadar bütün toprakları işgal etti. Tatar, Kazak, Kırgız, Altay, Tuva ve Yaka (saka) Türklerini, Moğolları ve diğer yerli halkları imha ettiler. O bölgelere Rus nüfus yerleştirdiler. Yalnız Çukçilere baş gelemediler. Fakat onları da dünyadan tecrit edip köşeye attılar.Ruslar batıda da Türkler'i imha etmeye devam ettiler.
1760 yılından başlayıp kaybettiğimiz bugünkü Ukrayna, Moldovya ve Kırım topraklarında şehirleri içinde asker ve halkla beraber yaktılar. Hacıbey (Odesa) da bir günde 25 bin Türk'ü katlettiler. İaşi ve diğer şehirleri, yok ettikleri haberi alan birinci Abdülhamit bu ızdıraba dayanamayıp, felç oldu (İnme-nüzül) ve tahtında vefat etti. Bugün Baserabya denen Türkçesi bucak olan ovalarda hala Türk kanı akıyor. Çeşmeler, kuyular, yıllarca bu topraklarda Türk kanı bulundurdu. 1812, 1930, 1876 Osmanlı Rus savaşları sonrası Dobruca'da, Balkanlar'da, Ruslar hem askerleri ve hem de yerli ahaliyi soykırıma tabi tuttu. 1915'te Birinci Dünya Savaşı sırasında Azerbayacan ve Anadolu'ya işgal eden Ruslar, Ermenilerle beraber halkı katletti. Y
üz binlercesini de sürdü. Bugün Kayseri ve Orta Anadolu'da hala 93 muhaciri denen bir topluluk vardır. Köyler ve kasabalar vardır. Daha dün 1945 yılında stalin başkanlığındaki Ruslar, Kırım'da hiçbir Türk bırakmadı. Bunları hayvan vagonlarına doldurarak Sibirya'ya ve diğer bölgelere gönderdi. Bunların % 60 - 70'i yollarda öldü. Ahıska Türklerini Gürcistan'dan sürdü çıkardı. Onları vatanından etti. Hasılı Ermeni soykırımını kabul eden Rus parlamentosu alt kanadı Duma'ya ve Rus yöneticilerine bir dosya halinde Rusların Türkler'e yaptığı soykırımı gösteren ve bütün dünyaya bunu anlatan bir devlet kurum olmalı ve herkesin kendi kanlı tarihini gözler önüne sermelidir. Hatta 1640 yılında İngilizlerle Ruslar arasında yapıldığı iddia edilen (Alman istihbarat kaynakları) Türkleri imha anlaşması da onlara hatırlatılmalıdır.
|
|
 |
|
 |


















|
 |
 |